Bu Blogda Ara

20 Mart 2014 Perşembe


AKROPOL


Yolculuğa iki gün kaldı. İçimde kelebekler kanat çırpmaya başladı, yola çıkana kadar da devam edecek. Beni bu kadar heyecanlandıran gitmek mi, yeni yerler görmek mi yoksa sıradanlıktan kurtuluyor olmak mı bilmiyorum.
Bu sefer Yunanistan'a muhteşem yapıları görmeye gidiyorum.

Evet işte Akropol karşımda duruyor; o kadar etkileyici ki bitmek bilmez restorasyonu bile etkisini bozamıyor. Şimdi bu yapı neden bu kadar etkileyici ona biraz göz atalım. Bir kere Yunan sanatındaki tanrısallığa güzelliği kullanarak ulaşmanın en belirgin örneklerinden biridir. Tapınağın güzelliği insanı sıradan güzelliğin çok ötesini algılamasını sağlar.

Akropol'ün sütunları Dorik tarzdır. Dorik tarz, diğer iki İonik ve Korint tarzın arasında en eski olanıdır. Dorik tarzda sütunlar dikey gibi görünür ama aslında eğimlidir ve yukarı doğru devam ettirildiği varsayıldığında piramit meydana gelir.

Akropol'de yer alan Partenon'un kutsal yerinin merkezinde bir Athena heykeli bulunur. Heykelin yüzü batıya bakar; bu da dua edenlerin yüzlerinin güneşin doğduğu yöne bakmasını sağlar. Mitolojide Athena savaş ve bilgelik tanrıçası olarak geçer. Zeus'un bir kadınla birlikteliğinden olmayan tek çocuğudur. Bir gün Zeus'un başı korkunç ağrır ve bu yüzden başına baltayla vurulur; beynindeki gri maddeden Athena doğar; hatta doğduğu yeri hatırlatır vaziyette Athena rahibelerinin gri renkte giyindiği söylenir.

Bu birkaç sembolik bilginin siz de görme isteği uyandırmasını dilerim.

Keşke geleceğe plaza ve avmler yerine böyle muhteşem yapılar bırakabilsek....